Devamını Oku »
Kitap Adı: Anti-Dühring
Yazar Adı: Friedrich Engels
Yayınevi: Boran Yayınları
Yazar Adı: Friedrich Engels
Yayınevi: Boran Yayınları
ÖNSÖZ
“Sosyalizm, Marx’ın sayesinde bir bilim durumuna geldi.” Engels
Engels’in Anti-Dühring isimli kitabının çevirisini yeniden düzenleyerek yayınlıyoruz.
Neden böylesi bir ihtiyaç hissettik;
Kitabın düzenlenmesi konusunda; Türkçeye Almancadan çevrilmiş hali, Türkçe ve Almancanın dil yapısının da getirdiği farklılıklardan dolayı, uzun tek cümle halindeki paragraflardan oluşuyordu. Bu paragraflar içerik ve anlamından kaybedilmeden tekrar orijinali ile karşılaştırılarak daha kısa ve anlaşılır cümlelere bölünerek kısaltıldı.
Yine bugünün Türkçesinde kullanılmayan kelimeler güncelleştirildi, bilimsel ifadelerin Türkçe anlamlarını kullanıldı.
Kitabı okuyan her okurun anlaması ve kavraması esas alındı.
Örneklendirecek olursak; “utku” kelimesi yerine “zafer”, “ayrıklama” kelimesi yerine “istisna”, “belit” kelimesi yerine “ilke” kelimeleri kullanıldı. Ayrıca sol yayınlarda sıkça kullanılan ama günlük dilde kullanılmayan ve anlaşılmayan bazı kavramların Türkçe karşılığı yazıldı. Örneğin “lonca” kelimesi yerine, “usta kalfa birliği”, “manifaktür” kelimesi yerine “makinasız işbirliğine dayanan fabrika” denildi.
“Doğal seleksiyon” yerine, yine günlük dilde de kullandığımız “doğal eleme” kullanıldı.
Bu yanıyla elinizdeki kitap bir özet değil, birebir çeviridir. Kitabı çevirmedeki amacımız halkımızın rahatlıkla anlayabilmesini sağlamaktır. Yıllar önce bu kitabı Türkçeye çevirenler değerli bir iş yapmışlardı. Ancak çevirilerin dili ağır ve Felsefe diline hakim olanların bile okurken zorlandıkları bir dildir.
Engels Anti-Dühring kitabını neden yazmıştır?
Engels Anti-Dühring’i yazmaya 1876-1878 yılları arasında başlamıştır. Vorwärtz gazetesinde 3 Ocak 1877’den 7 Temmuz 1878’e kadar makaleler şeklinde yayınlanmıştır. Kitap olarak ilk baskısı 1877 ve 1878 yıllarında yapılmıştır.
Engels’in kitabı Anti-Dühring Marksizm’in gelişiminde önemli bir rol oynamıştır.
Marx ve Engels’in yaşadığı dönemden itibaren burjuvazi için en büyük tehlike kendi iktidarlarının yok olmasıydı. Bu gerçeklik kaçınılmazdı, ama yine de komünist ideolojiyi yok etmek için burjuva devletler olanaklarının tamamını kullandı. Tutuklamalar, çıkarılan yasalar, sürgünler bu baskıların bir yanını oluştururken, diğer bir yanını da ideolojik olarak Marksizmi bitirme yok etme- bugünde olduğu gibi- uğraşındaydılar.
Aynı zamanda komünist düşünceyi ideolojik olarak yok etmek demek, Marx’sız bir sosyalizm düşüncesini yaymak, bunun doğruluğunu ispatlamak demekti.
Bunun için her türlü bağnazlığa başvurarak;
1- Marksizm’in bilimsel yanını,
2- Materyalist ve diyalektik düşünce sistematiğinin yanlışlığını,
uzlaşmacı ve reformist bir noktaya çekmek için, kullanabilecekleri tüm üniversite öğretim görevlilerini devreye soktular. Burjuvazini tüm çabası Marksizmi bilimsel olarak yok etmeye yönelikti.
Marx ve Engels yaşadıkları dönemde burjuvazinin bu saldırılarına kendi cephelerinden cevap verdiler. Engels’in “Anti-Dühring” kitabı burjuvaziye ve oportünizme karşı verilen ideolojik mücadelede önemli bir örnektir.
Neden önemlidir; Eugen Dühring’in tarihsel materyalizm ve diyalektik düşünce yapısını çürütme çabalarına karşı Engels ve Marx cevap verirken aynı zamanda da kendi düşüncelerini sistematize ederek, tarihsel ve diyalektik materyalizmi bilimsel bir temele oturtarak tartışmasız bir noktaya taşımışlardır. Düşüncelerinin sistematize olması pratik mücadele içinde, bizzat oportünizm ve reformizme karşı verilen savaş içinde gerçekleşmiştir.
Marksizm’in tartışmasız bir bilim ve dünya halklarının kılavuzu olması dünya devrim tarihi içinde onlarca defa kanıtlanmıştır. Her ülkenin devrimcileri kendi özgün koşulları içinde Marksizm’i uyarlamış ve emperyalizme karşı savaşta kılavuz edinmiştir. Marksizm’in yaşayan ve gelişen bir bilim haline gelmesi, toplumların gelişiminin doğal bir sonucudur. Çünkü Marksizm doğanın ve toplumların gelişim yasalarını eksiksiz çözümlemiş ve sistemli, anlaşılır hale getirmiştir. Dünyayı nasıl anlayacağımızı, yorumlayacağımızı ve değiştireceğimizi öğretmiştir.
Lenin’in ifade ettiği gibi Engels’in Anti-Dühring yapıtı içerik bakımından zengin ve öğretici bir kitaptır.
Kitap sadece Marksizm’in oturduğu üç temel ayağı;
1- Felsefe
2- Politik ekonomi
3- Bilimsel sosyalizmi
ayrıntılı bir şekilde açıklamakla kalmaz aynı zamanda da işçi sınıfının düşmanına karşı uzlaşmaz mücadelesinin, burjuvazi ve oportünizmle ideolojik mücadelenin örnek bir başyapıtıdır. Aynı zamanda Lenin, Anti-Dühring’i Komünist Manifesto’dan sonra işçi sınıfının başyapıtı olarak adlandırır.
Anti-Dühring kitabını Engels yazmıştır, ama Dühring’in ortaya attığı teorik karmaşayı bilimsel olarak çürütmek için Marx’ta aktif olarak kitabın yazılmasına katılmıştır. Çünkü Marx, Dühring’in yazılarının özellikle oportünizmin temel ideolojik yapılanmasını oluşturduğunu ve o sürecin devrimcileri (Sosyal Demokratlar) içinde ciddi bir etkilenme olduğunu görür. Bu nedenle Marx Dühring’e verilecek cevabı önemsemiş ve burjuvaziye karşı yürütülen ideolojik mücadelenin bir parçası olarak görmüştür. Çünkü Eugen Dühring o dönem için bilinçli olarak burjuvazinin ideologluğunu yapmış, sol içinde Engels’in deyimiyle ucube düşüncelerini yaymış, özellikle oportünizmi etkilemiştir. Dühring’in düşünceleri Alman üniversitelerinin kürsülerinden yayılmış, burjuvazi Dühring’i, Marksizm’i “bilimsel olarak çürütmenin” bir aracı olarak kullanmıştır. Yani, günümüzde de olduğu gibi, burjuvazi solu solla vurarak Marksist ideolojiyi önce saptırıp sonra da yok etme hesabı yapmıştır.
Bir yandan, o dönem, yani 19. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren Marksizm’in teorik zaferi, Marksizm düşmanlarını, özellikle oportünizmi Marksistmiş gibi görünmeye zorluyordu. Diğer yandan da, 19. yüzyılın altmışlı ve yetmişli yıllarında oportünist düşünceler sosyal demokratlar arasında yaygınlaşıyordu. Bu aynı zamanda Bismarck’ın “Sosyalistler Yasası”nı (Sozialistengesetzes) çıkardığı döneme de denk gelir. Artık ideolojik mücadele açık düşman burjuvazinin yanı sıra, iç düşmanla mücadele de önem kazanmıştır. Bu koşullar içinde Marx ve Engels’in oportünizmin ve revizyonizmin içinde yaşanan sağ sapmalara, Marksist teoriden sapmalara karşı mücadelesi de keskin ve sert bir çizgi almıştır. Güncel bütün gelişmeler takip edilmiş ve her sapmaya karşı ideolojik mücadele verilmiştir.
O dönemin öne çıkan isimlerinden Eugen Dühring sağ sapmanın başını çekenlerdendir. “Marx’sız bir sosyalizmin” savunucusudur ve Sosyal Demokratların saflarında epeyce bir kafa bulanıklığı yaratmayı başarmıştır.
Marxs’ın cevap yazılması konusunda Engels’e ısrar ettiği ve ortak bir çalışma sonucu ortaya çıkan Anti-Dühring kitabının “başkahramanı” Eugen Dühring kimdir?
Memur bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Eugen Dühring Berlin üniversitesinde hukuk öğrenimi görmüştür. Gözlerinde yaşadığı bir rahatsızlık sonucu felsefe ve ekonomi bölümüne girmiş, aynı yıllarda Berlin üniversitesinde bu dallar üzerine öğretim görevlisi olarak çalışmıştır. Bu süreçte felsefe, ekonomi üzerine yazıları yayınlanmıştır. Yayınlanan yazılarından kaynaklı görevinden atılmış ve mesleğini icra etmesi yasaklanmıştır.
Bu “komünist profesöre” karşı anarşist J. Most, revizyonist E. Bernstein ve Bebel gibi sempatizan bir kesim oluşmuş, yazdıkları ile bu kesimi etkisi altına almayı başarmıştır.
Dühring’in meslekten men edilmesi ile sempati kitlesi özellikle öğrenciler arasında genişlemiş ve öğrenciler Dühring lehine gösteriler yapmışlardır. Özellikle Dühring yandaşları meslekten men edilmesini Dühring’in haklı ve doğru olduğunun kanıtı saymışlar ve kitaplarının yazılarının yayınlanmasından öncülük etmişler, Engels’in Vorwärtz’de yayınlanmaya başlanan Anti-Dühring makalelerini eleştirmişlerdir. Hatta sosyal Demokratların 1877’de Gothaer Parti kongresinde J. Most Engels’in Dühring üzerinde makalelerinin yayınlanmasının yasaklamasını istemiştir.
1878 yılında Engels’in Anti-Dühring kitabının yayınlanması ve Dühring’in yazılarının bilimsel olarak çürütülmesi ile Dühring sosyal demokratlar içinden hızlı bir şekilde kaybolmuştur. Bu kayboluşunda aynı zamandan o yıl Bismarck’ın çıkardığı “Sosyalistler Yasası”da kuşkusuz etkili olmuştur. Çünkü bu yasayla birlikte Sosyal Demokratlar illegaliteye çekilmek zorunda kalmışlar, sürgün ve tutuklamalar yaşamışlardır.
Eugen Dühring, 1880’li yıllarda tamamen sağa sapmış bir şekilde siyasi arenaya tekrar çıkmış ve anti-semitizmi savunan bir kitabı yayınlanmıştır. Bu kitapta “bilimsel” olarak Yahudilerin neden yok edilmesi gerektiğini ve Yahudilerin doğası gereği tüm halkların düşmanı olduğunu ve ortadan neden kaldırılması gerektiğini savunmuştur. Dühring’in yazıları Nazi Almanya’sında okul kitapları olarak okutulmuş ve Nazi faşizminin ideolojik olarak beslendiği bir kaynak olmuştur.
Eugen Dühring, oportünizmin en uç noktaya kadar savrulup, son tahlilde düşman saflarına hizmet ettiğinin somut bir örneğidir. Eugen Dühring’in yaşamı, “Komünist profesör”den, faşizmin kafatasçı ideoloğuna kadar uzanan bir yaşamdır. II. Paylaşım savaşı sonrasında Dühring’in sosyalist ülkelerin tamamında ırkçı ve kafatasçı kitapları yasaklanmıştır.
Anti-Dühring yayınlandığı andan itibaren oportünist ve reformist düşüncelere karşı mücadelenin el kitabı olmuştur. Bugün de bizim açımızdan bu kitap önemlidir. Çünkü ne burjuvazi değişmiştir, ne de oportünizm ve reformizme karşı mücadelemiz bitmiştir. Çünkü burjuvazi Marksizmi çürütmek ve revize etmek, kendi belirlediği sınırlara hapsetmek için sol görünümü altında ideologları kullanmakta, oportünist ve reformist örgütlenmeleri bu ideologlar aracılığı ile etkisi altına almaktadır. Silahları betonlara gömdürüp, emperyalizme karşı kaçınılmaz olan silahlı mücadelenin yerini “barışçıl” mücadele yöntemlerine bıraktırmaktadır.
Kitabı yeniden çevirmemizin diğer bir nedeni kitabın halkımız tarafından yaygın olarak okunmasını sağlamaktır.
Engels bu kitabında bilimsel sosyalizmi sade bir dille açıklamış, o zamana kadar Marx ve Engels’in temsil ettiği diyalektik yöntem ve komünist dünya görüşünü tutarlı bir biçimde açıklamıştır. Sosyalizmi savunanlar romantik inanç taşıyıcıları değildir. Sosyalizm mutlak gelecek olandır, Engels bunu tüm bilimselliği ile bu kitabında maddelendirmiş ve açıklamıştır.
Felsefe denince uzak duran büyük bir kesim vardır. Çünkü çevrilmiş felsefe kitapları genellikle anlaşılmaz, karmaşık sözlerle doludur. İlkokulu zorla bitirebilen en yoksul kitlelerin bu tür karmaşık kitapları anlaması elbette zordur. Karmaşık ya da anlaşılmaz yazan sosyalizmin ustaları değildir, Engels’in sade anlaşılır bir dili vardır… Felsefeyi anlaşılmaz yapan, elit bir avuç insanın tekeline veren burjuvazinin kendisidir. Çünkü düşünen, sorgulayan ve hareket geçen bir halk onun korkulu rüyasıdır. Bu nedenle halkların kafasını karıştırmak, bulanıklaştırmak isterler.
Biz ezilen, yoksul bırakılan halklar okumalıyız. Haklılığımız nereden gelir, bilimsel olarak oturduğu temel nedir, gelecek için umutlu olmamızın temeli nedir, tüm bunları yerli yerine oturtmak için okumalı ve öğrenmeliyiz. Bunun için özellikle sosyalizmin ustalarının yazdıklarını okumalıyız. Okurken göreceğiz ki dilleri son derece anlaşılırdır.
Bilgimizi artırarak dünyaya umutla bakabilir ve dünyayı değiştirebiliriz.
Bilgimizi artırarak kendimize inancımızı güçlendiririz.
Elinizde tuttuğunuz bu kitap, Marksizm’i ve Leninizm’i kendine kılavuz edinmiş sosyalizme inanan, sosyalizm için bedeller ödeyen devrimcilerin kolektif çalışmasıyla oluşmuş bir ürünüdür.
Grup Yorum emekçisi Ali Aracı kitabın çevirisine 2019 yılında yoğun baskı koşularında başlamış, tutuklanmasının ardından hapishanede çevirisine devam etmiştir.
Her sayfası elle yazılmış, kopyası da elle yazılarak hapishane dışına yollanmıştır. Çeviri yapılırken Silivri Hapishanesi Özgür tutsakları çevrilen bölümleri okuyarak, düzeltmelerle, önerileriyle katkılarını sunmuşlardır. Kopyaları dışarı çıkarılmış, yoldaşlarımız dizgisini yapmış ve dışarda ülkemizden binlerce kilometre uzaklıkta Anti Emperyalist Cephe emekçisi Nurhan Erdem-Aşoğlu tarafından tekrar gözden geçirilmiş ve orijinal dili ile karşılaştırılmış, düzeltmeler yapılmıştır.
Bu kitap, sıla ve gurbetin, içerisi ve dışarısının iç içe geçtiği, hapishane duvarlarını, ülke sınırlarını aşan, ortak inancın ve ortak ruhun yarattığı, yoldaşlarımızın emeğidir.
Marksizm, savaşan, emperyalizme karşı sosyalizm mücadelesi veren devrimcilerin kılavuzu olmaya devam ediyor. Çünkü emperyalizm Marksizm’i yok edememiştir. Marksizm bizim mücadelemizde, beynimizde yaşamaktadır.
Sosyalizm dünya halklarının geleceği ve umududur…
Yaşasın Marksizm
Yaşasın Sosyalizm
BORAN YAYINLARI
0 Reviews