Devrimciyiz Savaşıyoruz

Devrimciyiz Savaşıyoruz

Devamını Oku »

Kitap Adı: Devrimciyiz Savaşıyoruz 
Yazar Adı: Erdal Gökoğlu
Yayınevi: Boran Yayınevi


Kitabını İndirmek İçin Tıklayınız


Halkın Sesi Kütüphanesi İçin Tıklayınız








Başımla beraber...

Bir devrimci için şehitlik ve tutsaklık bilinmez, tesadüf ve uzak bir olasılık değildir. Bilakis, mücadelenin doğal, kaçınılmaz bir sonucudur. Çünkü, günümüz koşullarında bedelleri göze almadan devrimcilik yapılmaz, zaferler kazanılmaz.

Bu çıplak gerçek, ister bizim gibi sürekli faşizmin olduğu, yeni-sömürge ülkelerde, isterse kendilerini dünyanın efendisi gören emperyalist ülkelerde olsun; Bazı biçimsel farklılıklar olmakla birlikte özü, esası hiç değişmez. Çünkü, devrimciler, emperyalistlerin ve işbirlikçi iktidarların zulüm ve sömürü düzenlerinin önündeki en büyük engeldir. Bir şekilde imha edilmeli veya en azından etkisizleştirilmelidir

İşte, bu etkisizleştirme yöntemlerinden biri de -belki de en önemlisi- hapishanelerdir. Ki bu konuda yüzyılları aşan bir deney ve birikime de sahiptirler. Üstelik kendi hukuk ve yasaları çerçevesinde meşrulaştırılan, son derece işlevsel bir cezalandırma, teslim alma ve imha aracıdır.

Bu yanıyla hapishaneler, düşmanla irade savaşının en açık ve şiddetli yaşandığı yerlerin başında gelir. Bu savaş, kimi zaman açık-zor yöntemlerle sürerken, kimi zaman da daha inceltilmiş, zamana yayılmış “görünmez imha- beyaz işkence” denilen “tecrit” biçiminde sürer. Her halukarda beyinlerin ele geçirilmesi, ideolojik tasfiye ve nihayetinde koşulsuz teslimiyet amaçlanır.

Her devrimci gibi benim de gözaltı ve tutsaklıklar hep yanı başımda oldu. Defalarca gözaltına alındım, işkence gördüm; 5’i Türkiye’de 2’si Avrupa’da olmak üzere 7 kez tutuklandım. 15 yıllık tutsaklığım süresince 6’sı Türkiye ve 10’u da Avrupa’da olmak üzere toplam 16 farklı hapishane gördüm.

Çok kez ölümle burun buruna da geldim; Ulucanlar, Burdur ve 19-22 Aralık katliamlarından tesadüfen kurtulanlardanım. Keza Buca, Ümraniye, ‘96 Ölüm Oruçları ve bu süre zarfında yaşanan çeşitli saldırılarla birlikte; 2000 Büyük Ölüm Orucu Direnişinde 2. Ekip Savaşçısı olarak görev aldım, zorla müdahaleye maruz kaldım. Bir başka ifadeyle söylersem ölümü öldüren bir devrimci olarak, artık, kahraman karanfillerimiz adına da yaşıyor ve savaşıyorum.

İstatistiklerin de gösterdiği gibi Özgür Tutsak Okulu’nun istikrarlı ve deneyimli bir öğrencisi sayılırım. Daha ne kadar sürer bu öğrencilik bilemiyorum ama malum; Devrimcilik “artık yeter” denecek bir uğraş değil. İnsan yemekten, içmekten, sevmekten, özlemekten ve direnmekten vaz geçebilir mi? Yani, “mahpusluk alnımızın ak cefası” olmaya devam edecek gibi. Başımla beraber taşıyacağım bu onuru da.

Erdal GÖKOĞLU

0 Reviews