Gerillanın Adalet Yürüyüşü ve Leyla'nın Kararı

Gerillanın Adalet Yürüyüşü ve Leyla'nın Kararı

Devamını Oku »

Kitap Adı: Gerillanın Adalet Yürüyüşü ve Leyla'nın Kararı
Yazar Adı: Halil Demir
Düzenleyen: Nurhan Azak
Yayınevi: Boran Yayınları


Kitabını İndirmek İçin Tıklayınız


Halkın Sesi Kütüphanesi İçin Tıklayınız





ÖNSÖZ

Dersim dağlarında Şahanların destanıdır bu kitapta okuduğunuz…

Dersim halkı Cephe gerillalarının yolunu hep gözledi "Onlar gelecekler, mutlaka gelecekler" diye kendi aralarında sohbetlerinde sürekli anlattılar.

Evet, Cephe gerillaları gelecek. Çünkü Dersim demek Cephe demekti. Cephe gerillaları halkın umuduydu halk gerilla olduğunda kendini güvende hissederdi.

Cephe halktır. Halk hareketidir. Bu yüzde Dersim halkı her şeyiyle Cephe Gerillasının yanındaydı.
O dağlarda savaşan kendi evlatlarıydı. Bundan dolayıdır ki evladını savaşçılarını düşman gözlerden saklayan, doyuran, giydiren o halk ‘tı.

O halkın her kapısı çalındığında gerillanın başı darda olduğunda militanca kucak açan sofrasına buyur etmekten kaçınmayan işte o dağların Şahanlarını koruyan kollayan bir çatışma çıktığında ilk koşan o Dersim halkı her koşulda kendi özüne sahip çıkan evleri yakılıp yıkılmada her türlü işkence ve


katliamla karşı karşıya kalsa da asla özünde vazgeçmeyen Dersim onurunu korur ve evladına sahip çıkar.

Seyit Rıza’nın dediği gibi "Dersime sefer olur ama zafer olmaz"… O dağlarda her zaman gerilla vardı. Zaman zaman gerilla hareketi kesintiye uğrasa da asla umut kesilmedi; umudun dağlarda olduğunu her koşulda savundular.

Dersim'de köyler yakıldı yıkıldı evler boşaltıldı bütün yaşamsal yiyecekler ve giyecekler karne ile verilmeye başlandı 12 Eylül’den bu yana hep OHAL ile Dersim halkı sindirilmeye çalışıldı.

Devletin tüm çabaları boşaydı Dersim halkı gerilladan kopmadı, koparılamadı. Devletin politikaları 1990’ların başlarında Dersim’e yönelik yozlaştırma politikasıyla girmeye başladı. Birahanelerde, dışardan kadın getirerek halkı kendi özünden uzaklaştırmak asıl amacı da gerillayı o dağlarda yok etmekti. Dersim halkı o oyuna gelmedi 5 bin kişiyle birahaneye yürüyerek birahaneyi kapatırdı.

Devlet kontrgerillasıyla MİT’iyle Özal Haraketliyle Dersime yığınak yaptı. İşkenceler gözaltılar kaçırmalar infazlar gittikçe arttı ve halk göçe zorlandı. Buna rağmen bunu kabul etmeyenler kaldılar Dersim’de her seferinde o halk “geldiğiniz gibide gideceksiniz” cevabını verdi. Kamer Güneş Cephe miliside bunlardan bir tanesiydi. Devlet Kamer Güneş’i düşüncesinde vazgeçiremediği için onu kaçırarak ormanda katletti.

Dersim’li olmak gerilla savaşını savunmaktır Kamer Güneş’e göre. O halk bilir ki düşman geçmişten bugüne düşmandır. Düşmanı aslında 1937'de Seyit Rızaların Elazığ Buğday


meydanında asıp cesetlerini yok etmekle bitirebileceklerini sananlar yanıldılar. Şimdi O dağlarda Arap Kızı Leyla var, Mahir var, Onur var, 11'ler var.

Dersim tarihi 11’lerle yeniden başladı. 3 gerilla yanmış sığınaktan çıkıp yanan sığınakta silahlarını alıp savaşmaya devem ettiler. Halk Kurtuluş Savaşçıları Dersim halkının umudu olmaya devam ettiler. Kendi komutanları, kendi evlatlarıydı onlar. Ve bundan böyle Dersim halkı şehitlerinde bahsederken onur ile anlattılar, Onların kahramanlıklarını kendilerine katık ettiler.

Gerillalar katledildiğinde, düşman kuşatması altında tüm tehditlere, işkencelere rağmen gerillaların cenazelerine sahip çıkandır Dersim halkı. Halk olmak, değerlerini yaşatmak, evlatlarına sahip çıkmak budur.

Dersim halkının sofrası bereketlidir.
Dersim halkı bulabildiği tedariğin yalnız aile için değil 'bu da gerilla için' der. O kapı çalındığında “kamo” diye seslenen o halk sıcak gülüşlerini hiç eksik etmedi gerilladan.

Ulu bir çınar 75 yaşına bir baba… Oturmuş Dersim merkezinde, Seyit Rıza heykelinin dibinde “evlatlarımın kemiklerini istiyorum” diyerek 96 gün boyunca açlığıyla 11’lerin kemiklerini o sığınakta alıp hepsini bir mezarda birleştirdi.

Evlatlarım, komutanlarım dedi Kemal Amca. Bu gücü Cephe gerillalarından, tarihinden Kızıldere’den almıştı.
Yine 1997 yılında PKK gerillalarıyla birlikte katledilen nereye gömüldüğü belli olmayan Cephe savaşçısı Ali Yıldız’ın Abisi Hüsnü Yıldız 17 yıl sonra kardeşinin kemiklerini almak için 66 gün boyunca Dersim’de yaptığı Ölüm Orucu direnişiyle 15


gerillanın mezarını açarak “kardeşim burada olmasa da aldığım kemikleri kardeşim olarak kabul ediyorum diyerek” kemikleri aldı.
Bir baba, bir abi en büyük parçası 125 gr olan kemikler için ölümü göze alan inanç sevda, bağlılık, kardeşlik yoldaşlık nerden geliyordu soru; Tarih bilincinden vatan sevgisinden ve halk düşmanlarına karşı yüzyıllardır gelen sınıf kininden alıyorlardı. Dersim halkı Leş dersini, Anafatma’nın kan aktığını iyi bilir.

3 gerilla ne yaptıysa bizde onu yapacağız. Cephe halktır, halk hareketi yediden yetmişe herkesi bir araya getirdi. Bu savaş halk savaşıdır. Dersim’li olmak reformizmi savunmak değil kendi tarihine dönmektir.

Tarihini unutanın geleceği olmayacağını aslında çok iyi bilir Dersim’liler. Ne zaman ki kendi belliğini unutmaya başladılarsa başlarına gelmeyen kalmadı. Devletin özel olarak Dersim halkı ve Dersim topraklarına karşı projeleri hep vardı yıllardır. Ama asla başarılı olmadı. Çünkü Cephe hep oradaydı. Orada Hüseyin Cevahir’imiz vardı, orada Hayri Koç’larımız vardı, orada Nurettin Güler’lerimiz vardı, orada Niyazi Aydın’larımız vardı. Her evde bir şehit her evde bir şehit ismi yaşıyor ve bundan dolayı biz hep oradaydık. İşte bu kitapta okuyacağınız bu tarihin bir kısmıdır…

Yukarıda okuduğunuz satırları o topraklarda doğmuş, kız kardeşini ve yoldaşlarını o topraklarda şehit vermiş birisi olarak tüm Dersim halkına bir çağrıda bulunmak istiyorum;
Dersim’in her karış toprağında sizin evlatlarınızın kanı var. Her köyde ve kasabada şehitlerimiz var. Onlar sizden biri sizin evlatlarınızdı.

Şehitlerimiz o topraklarda yaşanan acıların adaletsizliklerin faşizmin katliamlarının hesabını sormak için, bağımsız sosyalist bir ülke için mücadele ettiler şehit düştüler...

Şimdi sıra biz şehit aileri, yakınları ve Dersim halkında. Onların Onurlu Mücadelesi bizim ve siz Dersim’lilerindir. Seyit Rıza’nın sözünü kendimize rehber edeceğiz;” Dersim’e sefer Olur Zafer Olmaz”. Arap kızı Leyla Aracı’nın kararı “3 silahsız gerilla ne yapar?” sorusunu sormaya devem edelim kendimize…

Şehitlerimizi anlatmak, kim olduklarını çocuklarımıza anlatmak, Onların isimlerini vermek ve Cephe saflarında mücadeleye katılmak onların bize bıraktığı mücadeleyi bağımsızlığa kadar sürdürmektir görevimizdir. Onları sadece anlatmayacağız, mücadelelerini sürdürme görevi de bizimdir. şehitlerimize ve Dersim tarihine böyle layık olabiliriz.

O topraklarda baş eğeni kimse söyleyemez bugüne kadar. Demokrat olmak, sosyalist olmak günümüzde ancak ve ancak silahlı mücadeleyi savunarak olur.

Bağımsız, demokratik bir Türkiye için şehitlerimize verdiğimiz sözü mücaleleyi bağımsızlığa kadar götürmek için Cephe saflarında birleşmeye ve mücadele etmeye çağırıyorum.


0 Reviews