Nasıl ve Neden Devrimci Olduk?

Nasıl ve Neden Devrimci Olduk?

Devamını Oku »

Kitap Adı: Nasıl ve Neden Devrimci Olduk?
Derleyen: Seher Şen Demir
Yayınevi: Boran Yayınları


Kitabını İndirmek İçin Tıklayınız


Halkın Sesi Kütüphanesi İçin Tıklayınız



Yayınevinden

Mücadelemizin temel taşları olan yoldaşlarımızın Nasıl ve Neden Devrimci Olduklarının öykülerinin yer aldığı elinizdeki kitabı derleyen Seher Şen Demir 1959 yılında Zonguldak’ta doğdu. İlk, orta ve liseyi, Köy Enstitülü bir öğretmen kızı olarak Anadolu’nun değişik köy ve şehirlerinde okudu.

Sol bir çevrede büyüdü. 1979 Aralığında Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi’ne kayıt yaptırdı. Kısa bir süre sonra okula adımını attığı gün tanıştığı Devrimci Solcularla bir ömür boyu yoldaş olmaya, demokratik, bağımsız ve sosyalist bir vatan için birlikte mücadele etmeye karar verdi.
Sayısız defalar gözaltına alındı, işkence gördü ve tutuklandı.

Henüz devrimciliği öğrenmeye çalıştığı bir dönemde 12 Eylül faşist cuntası geldi. 1981 Şubat’ında SDB komutanlarından Selçuk Küçükçiftçi’ye yönelik bir operasyonda gözaltına alındı. On binlerce ilerici, devrimci gibi o da 12 faşizminin ağır işkencelerinden geçti. İşkence sonucu yürüyemez hale geldi. 2 ay Haydarpaşa Askeri Hastanesi’nde kaldı.

Sedyeyle çıkarıldığı Selimiye Kışlasında, sözde kurulan mahkemenin ilk duruşmasında 7.5 yıl ceza verildi. Metris, Bayrampaşa, Sakarya, Bartın hapishanelerine sürgün edildi. Islah olmadığı için infazı yakıldı.

Tahliye olduğunda bıraktığı yerden mücadeleye devam etti.
Mücadelenin pek çok alanında, Anadolu’nun pek çok şehrinde yürüttüğü sosyalizm mücadelesinde yine sayısız defalar gözaltına alındı, işkenceler gördü, tutuklandı. Faşizmin hapishanelerinde toplam 8.5 yıl kaldı.

Ne oligarşinin işkenceleri, ne hapishaneleri, ne emperyalizmin başına koyduğu ödüller onu yolundan döndüremedi. Tam tersine kinini büyüttü. Bir yoldaşıyla evlendi ancak bu düzende bir yaşam kurmayı planlamadı. Evlilikleri de mücadelenin bir parçası oldu. Halen tutsak olan eşiyle 25 yıl birbirlerini görmediler.

Seher Şen Demir, boyun eğmeme, vazgeçmeme, ayrılıklara, acılara dayanma gücünü halk ve vatan sevgisinden aldı. Sosyalizme olan inancından, önderine, örgütüne, yoldaşlarına, şehitlerine olan bağlılığından ve güveninden aldı. Ve bütün bunların hepsini kapsayan ideolojik netliğinden aldı.

Burjuva ideolojine kapı aralamanın düzene dönmeye kapı aralamak olduğuna, düzene dönmenin ihanet demek olduğuna inandı. Yıllarca kesintisiz olarak içerde ve dışarıda, bağımsız ve sosyalist bir vatan mücadelesinin ortasında.

Önsöz

Tecrübe dediğimiz şey, hayatın damıtılmış halidir.
Biz de bu kitapla, devrimci tecrübeyi damıtmak istiyoruz. Her yoldaşımızın kendi devrim tarihi vardır.
Her devrimcinin yaşamı yarına ışık tutan bir tarih kitabı, bir dev- rim romanı gibidir. Bir belgesel gibidir aynı zamanda.

Biz hepimizin tek tek ve ortak tarihimizden edindiğimiz deneyim- lerimizi, tecrübelerimizi, hatalarımızı, eksiklerimizi ve bütün bunlar- dan çıkardığımız dersleri tarihe not düşmek ve bizden sonrakilere devretmek istiyoruz.

Bunun için sorduk yoldaşlarımıza Neden ve Nasıl Devrimci Oldunuz?
Hayatın ve kavganın içinden çok çeşitli, çok zengin cevaplar akıp geldi. Neden ve nasıl devrimci olduklarının öyküsünü anlattı yoldaşlarımız.
Yaşadıkları gibi doğal ve içten, bir yoldaşla sohbet eder gibi anlattılar.

Acısıyla, sevinciyle, coşkusuyla, korkularıyla duygularını aktardılar. Düzen-devrim çelişkilerini nasıl çözdüklerini, Düzenin beşikten itibaren bize kazandırdığı alışkanlıkları nasıl yen- diklerini,
İç ve dış düşmanla nasıl savaştıklarını ve zaferi nasıl kazandıklarını yazdılar.
Bu cevaplar sadece bir anılar yumağı değildir.

Tersine, her devrimcinin, devrimci oluş sürecinin içinde bize; ne yapmamız, nasıl yapmamız gerektiğini, nasıl düşünmemiz gerektiğini gösteriyor.

*

Bu kitapta, mücadelemizin temel taşları olan yoldaşlarımızın  devrimcilik öykülerini okuduğumuzda, hemen hepimiz kendimizi bulacağız. “Bu kitap beni anlatıyor” diyeceğiz.
Ya da “devrimciler de bizim gibi korkuları, sevinçleri, özlem ve hayalleri olan insanlarmış. Mücadele içinde aşmışlar tüm korkularını ve zaaflarını” diye düşüneceğiz.

Bugün örgütlü mücadele içinde olmayan, düşünceleriyle, duygularıyla devrimi destekleyen, yüreği devrim saflarında  atan pek çok insana “o zaman ben de devrimcilik yapabilirim” dedirtecek.
Çünkü devrimcilerin halk olduğunu göreceğiz bu kitapta. İşçi, köylü, memur, işsiz her meslekten; yoksul, orta halli her sınıftan halkın çocukları olduğunu göreceğiz bu kitapta.

Yoldaşlarımız içinde; Bir eli yağda bir eli balda büyüyenler de, özel piyano dersi alanlar da var.
Çocukluğunu yaşayamayan, çıraklık, kapıcılık yapanlar da var. Yoksulluğa, faşizmin zulmüne tepki duyarak devrimci olan da. Aileden, çevreden etkilenip çok kolay devrimcileşenler de var.
Zorlukları, engelleri aşa aşa kendilerine yol yaparak devrimcileşenler de var. Çok k farklı geçmişlerden gelip, değiştiler, geliştiler, devrimcileştiler.

Ve bugün büyük ailenin bir parçası olma onuruyla, hayatın her alanında mücadele ediyorlar.
Bu kitapta bugünümüzü ve geleceğimizi borçlu olduğumuz kahraman şehitlerimizin anlatımları yok. Ama her yoldaşımızın devrimcileşme öyküsü, aynı zamanda, tarihimizin asli unsuru olan, bu tarihi yaratan, devrim yürüyüşümüzün yolunu aydınlatan bütün şehitlerimizin de devrimcileşme öyküsüdür.
Çünkü onlar da bizim gibi birer sıra neferiydiler. İçimizden, bizden biriydiler. Bir adım öne atıldılar ve kurtuluş bayrağını bize teslim ederek ölümsüzleştiler.

*

Yoldaşlarımızın anlatımları bize, politikleşmenin, devrimcileşmenin tek bir yolunun ve tek bir biçiminin olmadığını gösteriyor. Her anlatımda görüleceği g ibi, birçok n edenle, birçok biçimde, birçok yoldan devrimcileşebiliyor insanlar.
Bu zenginlik, bize, halkımızı örgütlerken nasıl bakmamız, nasıl dü- şünmemiz ve neler yapmamız gerektiğini gösteriyor.
“Şundan adam olmaz!”, “Bundan devrimci olmaz!” tarzındaki yaklaşımın yanlışlığını gösteriyor.
Biz, bilimin ve emeğin gücüyle diyoruz ki;
“HERKES DEĞİŞEBİLİR, HERKES GELİŞEBİLİR, HERKES DEVRİMCİ OLABİLİR, HERKES SAVAŞABİLİR”
Bu kitaptaki anlatımlar, bu bilimsel doğrunun hayatın içinden gelen kanıtlarıdır.

*

Bu anlatımlar gösteriyor ki;
Devrimcilik dümdüz bir hat izlemiyor.
Devrimci saflara katılmakla hemen devrimci olunmuyor.
Her devrimci düşe kalka büyüyor. Hatalar, yanlışlar yaparak öğre- niyor.
İç ve dış düşmana karşı amansız bir savaş vere vere, engelleri, zor- lukları aşa aşa ilerliyor.
Örgütün ve örgütlü mücadelenin gücünü görüyor.
Dünyanın en çıkarsız, en soylu duygusu yoldaşlığı yaşamaya baş- lıyor.
Ve kendini örgütün, mücadelenin vazgeçilmez bir parçası olarak görmeye başlıyor.
Devrimcilik bir yaşam biçimi oluyor.
İşte “Ömür Boyu Devrimcilik” de burada ortaya çıkıyor.

*

Devrimciler dünyanın en mutlu ve en huzurlu insanlarıdır.
Bu huzurun ve mutluluğun kaynağı haksızlıklara, adaletsizliklere, eşitsizliklere karşı mücadele etmektir.

Nasıl ve neden devrimci olduk? Sorularının cevaplarında bu onur ve gurur var.
Nasıl ve neden devrimci olduk? Sorularının cevaplarında; beyni- mizden, yüreğimizden devrimciliğe uzanan patikalar var.
O patikalardan yürüyüp devrime giden büyük yollara ulaşacağız. Büyük yollardan da zafere...
Büyük bir iddiamız var.
Dünyanın Türkiye’sinde devrim yapma iddiamız var.

Bağımsız bir ülke istiyoruz. Halk demokrasisi istiyoruz. Sosyalizmi kurmak istiyoruz.
Bunları yapabilmek için dünyanın en soylu görevi devrimciliğe çağırıyoruz tüm halkımızı.
Zulme karşı direnmek için devrimden ve devrimcilikten başka çözüm yok.
Emperyalizme karşı sosyalizm için, Faşizme karşı demokrasi için
Halkımızın özgürlüğü vatanımızın bağımsızlığımızı için Emeğin en kutsal değer olduğu geleceğimizi kazanmak için, Adaleti ve onuru savunmak için,
Halk kültürümüze, değerlerimize, doğamıza sahip çıkmak için Tüm halkımızı devrimciliğe çağırıyoruz.
Devrimcilik ahlaki, vicdani, siyasi bir zorunluluktur. Devrimcilik dünyanın en soylu görevidir.

0 Reviews