Devamını Oku »

Kitap Adı: Sabancı Eylemi


Kitabını İndirmek İçin Tıklayınız


Halkın Sesi Kütüphanesi İçin Tıklayınız








ÖNSÖZ


9 Ocak 1996’da bir gökdelenin 25. katında sıkılan kurşunlar, Türkiye’yi sarstı. Ve Türkiye, o gün bugündür bu eylemi tartışmaya devam ediyor.
Tartışılması doğaldı. Tartışılmalıydı da.

İlk kez bir tekelci burjuva, Türkiye halklarına yaşamı zindan eden sömürü ve zulmün bedelini canıyla ödüyordu. Kan, ilk kez onların gökdelenlerinin içinde akmıştı.

Bu eylem, ülkemizdeki sömürü ve zulüm gerçeğinin sorumlularına dikkat çekiyordu. Başka bir deyişle; siyasi gerçekleri açıklayan bir eylemdi. Bu gerçeklerin açığa çıkmasını istemeyenler ise, tartışmaları farklı kanallara çektiler.

Ortalığı senaryolar, komplo teorileri kapladı.

Devrimci bir eylemi karartmak için burjuvazinin tüm kesimleri ve tüm kurumları seferber oldular.
Oysa “oyun” ne güzel devam ediyordu: Ülkemiz, işbirlikçi tekelci burjuvazinin, Sabancılar’ın, Koçlar’ın, Eczacıbaşılar’ın, Zorlular’ın, Doğanlar’ın, Haslar’ın, Enkalar’ın, Topraklar’ın, Uzanlar’ın, Doğuşlar’ın Taralar’ın, Kamhiler’in, Karamehmetler’in, Yaşar Holdingler’in, Komililer’in çıkarları için kan gölüne döndürülmüştü. Ülkemizde bunların düzeni sürsün diye cuntalar yapılmıştı. Bunların düzeni sürsün diye infazlar, faili meçhuller, kayıplar oluyordu. Bunların düzeni sürsün diye hapishanelerde katliamlar yapılıyordu. Bunların düzeni sürsün diye IMF programları uygulanıyordu...


Ve fakat, bunlar; yani tekelci burjuvalar, sanki ülkemizde yaşananların kendileriyle ilgisi yokmuş gibi, “hayırsever işadamı” şovlarında okul açıyor, televizyon ekranlarında akıllar verip şovmenlik yapıyor, villalarında, gökdelenlerinde lüks içinde yaşarken şu kadar bin işçiye “ekmek verdikleri” için de hep alkışlanmayı, hep el üstünde tutulmayı istiyorlardı.

Sabancı Center’in ikiz gökdelenlerinden birinin 25. katında sıkılan kurşunlar, işte bu oyunu bozmuştu.
O kurşunlar, konuşan kurşunlardı.

Diyorlardı ki; ey halk, yoksulluğunuzun sorumlusu işte buradakilerdir.
Diyorlardı ki; yaşadığınız zulmün sorumlusu işte bunlardır.

Orasının sadece bir holding merkezi olmayıp, sömürü ve zulüm düzeninin karargahlarından biri olduğunu anlatıyordu kurşunlar.

Hedef gösteriyorlardı açıkçası.

Halka, eğer adaletsizliğe, eşitsizliğe, işkenceye, baskıya, yasaklara, aşağılanmaya karşı çıkacaksanız; hesap soracağınız yer işte burasıdır diyordu.

Gerçeği bu kadar güçlü ve bu kadar net gösterdiği için, burjuvazi elbirliğiyle kurşunların sesini boğmaya yöneldi.

Bu kitaptaki yazılar, işte bunun sonucu ortaya çıktı.

0 Reviews