Devamını Oku »

Kitap Adı: Sana Geldik Ali
Yazar Adı: Hüsnü Yıldız
Yayınevi: TAVIR Yayınları


Kitabını İndirmek İçin Tıklayınız


Halkın Sesi Kütüphanesi İçin Tıklayınız

Önsöz

Bizim de halkımız vardır Che Guevera Unutulmuş uzak tarlalar yalazında Sazıyla, türküleriyle kardeşliğe vurgun Bütün ulusların halkları gibi Ve yalnız büyük fırtınalarla kımıldayan Bizim de halkımız vardır 
Che Guevera
Metin Demirtaş

Antigone’un, Thebai’de krallığı paylaşamayan kardeşleri Eteokles ile Polyneikes birbirleriyle girdikleri savaş sonunda ölürler. Bu aşamada tahta çıkan Kreon, Eteokles’in yurdunu savunurken öldüğünü, o nedenle kahraman olduğunu ilan ederek onun için görkemli bir cenaze töreni hazırlar. Polyneikes’in ise yabancılarla işbirliği yaparak yurduna saldırdığını, o nedenle hain olduğunu, gömülmeyeceğini, mezarsız kalacağını, bu suretle kurda kuşa yem olacağını, onu gömmeye kim kalkışacak olur ise ölümle cezalandırılacağını buyurur. Antigone, Kreon’un bu buyruğuna karşı çıkar. Kardeşi Poyneikes’i gömer. Bu eylemi sonrasında Antigone suçlu sıfatıyla kral Kreon’un huzuruna getirilir ve aşağıdaki sorgulama başlar:

Kreon: Neden emrime karşı geldin? Emrimin ne olduğunu bilmiyor muydun?
Antigone: Biliyordum. Nasıl bilmem? Herkese ilan edildi. Kreon: Demek buna rağmen benim emrime karşı koymaya cesaret ettin.

Antigone: Bana emir veren Zeus değildi. Hades’te hüküm süren Dike de biz fanilere böyle bir emir vermemiştir. Senin emirlerinde, insan sözlerini Tanrıların yazılmamış, değişmez kanunlarından daha üstün yapacak bir kudret bulunduğunu zannetmiyorum. Çünkü bu kanunlar dün ve bugün yaşamıyorlar, bunlar ezelden beri hep vardırlar ve ne zamandan beri var olduklarını da bilen yoktur.
Kreon: Thebaililer arasında bunu böyle düşünen yalnız sensin.
Antigone: Herkes böyle düşünüyor, fakat korkudan konuşamıyorlar.
......

Sophokles’in Antigone isimli trajedyası gerçekten yaşanmış mıdır, bilmiyoruz. Ama yüzyıllar sonrasında bu topraklarda gerçeğe dönüştüğünü söyleyebiliriz.

Egemenler, ölülerimizden, mezarlarımızdan hala korkuyorlar. O nedenle kaybediyorlar insanlarımızı, katlettikleri yoldaşlarımızı sırrı devlet arşivlerinin tozlu çekmecelerinde saklı bulunan krokilerde bilinmez çukurlara gömüyorlar. Cenazelerimizi kaçırıyorlar. Mezar taşlarımıza saldırıyorlar. Yoldaşlarımızı mezarsız bırakmaya çalışıyorlar. Yani Kreon’un zulmü devam ediyor.

Sadece zulüm mü devam eden? ‹şte Hüsnü YILDIZ’ın direnişi buna güçlü bir cevaptır. Nasıl zulüm sadece düne ait değilse direniş de öyle!

1997 yılında Dersim Çemişgezek’te 18 arkadaşıyla birlikte katledilen Ali YILDIZ’ın abisi Hüsnü YILDIZ’ın 66 gün boyunca kararlılıkla sürdürdüğü mütevazi “Ölüm Orucu Direnişi”nin bu ülke mücadele tarihine silinemez bir şekilde kazınmasının altında işte bu gerçek yatmaktadır.
Haklıyız Kazanacağız!

Çemişgezek toplu mezarının kazımı sürecinde hayata geçirilen direniş, eşsiz bir mücadele geleneğini ifade eden bu sloganı

ete kemiğe büründüren yeni bir halka olarak tarihe yazıldı. Yasalara, bakanlar kurulu kararlarına, valilik tasarruflarına, mahkeme ve savcı kararlarına kendisini hapsetmeyen; tek gücünü haklı olmaktan alan, ısrarlı ve kararlı bir mücadelemizin yeni bir örneği daha yaratıldı. Sağdan soldan tüm saldırılara, karalama çabalarına, çarpıtmalara, akıl hocalarına karşın halkımıza sadece bir direniş değil aynı zamanda bir zafer armağan edilmiş oldu.

Bir kez daha, bu ülkedeki en ufak bir talebin dahi büyük bedelleri göze almadan, kararlı ve ısrarlı bir mücadele yürütmeden kazanılamayacağını ve de zafer kazanmak için, öyle büyük olanaklara, geniş tartışmalara ihtiyaç olmadığını, mücadeleye ve zafere inanmanın belirleyici olduğunu öğrenmiş olduk.
1984, 1996 ve 2000 Büyük Ölüm Orucu Direnişi tarihsel haklılığıyla bir kez daha kazandırdı. Hüsnü YILDIZ’ın şahsında 1984’den bu yana temel hak ve özgürlükler mücadelesi için, en çaresiz görünen anları ve en büyük saldırıları bedenlerini ortaya koyarak dağıtan tüm eylemcilerin, bu eylemlerde yaşamlarını yitirenlerin, sakat kalanların gücünün bu başarıyı yarattığını bilmeliyiz.

Hüsnü YILDIZ, temsil ettiği geleneğin bir parçası olarak bu ülkede yaşayan her bir insanımıza mutlak suretle paylaşılması ve ileriye taşınması gereken bir onuru armağan etmiş bulunuyor. Anadolu sadece zulmün ve acının değil aynı zamanda eşsiz kahramanlıkların ve direnişlerin de yurdudur. Tam 30 yıl sonra Bolivya dağlarında Che’nin kemiklerini arayan ve sonunda bulan Kübalı devrimciler ile tam 14 yıl sonra gerilla kemiklerini toplu mezardan çıkaran Türkiyeli devrimciler aynı soylu damarın parçasıdırlar.

Hüsnü YILDIZ sadece bu direnişle değil aynı zamanda bu direnişi hepimize anlatmayı ve hatırlatmayı, küçük burjuva yazarlara, halktan uzak aydınlara terk etmeyerek kendi üstelenerek de haklı bir takdiri hak ediyor.

Elinizdeki kitap, toplu mezar gerçeğini ve ona karşı yürütülecek mücadelenin niteliği ile ilgili önemli dersler içeriyor. Bu nedenle sadece düne ait bir anlatı değil aynı zamanda geleceğe ait bir mücadele ödevini de önümüze koyuyor.
1938’ in yaşandığı topraklarda Ali YILDIZ mezar hakkı için yaratılan direnişten öğrenmeye, Seyit Rızalar’dan bugüne mezarsız bırakılmış her insanımız için mücadeleye, zafere!

Temmuz 2012


0 Reviews