Bütün Acılar Bizim Bütün Güzellikler Evlatlarımızın Olsun

Bütün Acılar Bizim Bütün Güzellikler Evlatlarımızın Olsun

Devamını Oku »


Kitap Adı: 
Bütün Acılar Bizim Bütün Güzellikler Evlatlarımızın Olsun

Yazar Adı: NADİRE ANA
Yayınevi: Boran Yayınevi

Basım Tarihi: Eylül 2023


Bütün Acılar Bizim Bütün Güzellikler Evlatlarımızın Olsun

NADİRE ANA

Yayın tarihi: Eylül 2023

Boran Yayınevi

Sevgi, emek, fedakarlık ve sahiplenmesi ile tüm Özgür Tutsakların TAYAD’lı ANA’sı olan NADİRE ÇELİK anamız anılarımızda yaşıyor

Kitabı indirmek için Tıklayanız

 

ÖNSÖZ

TAYAD’lıydı onlar…

80’li yıllardan 2000’li yıllara tutsak evlatlarını sahiplenmenin, direnmenin ustasıydılar. Ana, baba, kardeş, eş, çocuk tutsak yakınıydılar. Ülkemiz ve dünya halklarının direnme tarihine adlarını değerler,

gelenekler yaratarak yazdılar, karanfilleşerek kazıdılar.

Evlatlarına, halka yönelen saldırıların karşısına çıkarak yaşlı bedenleriyle direndiler. Özgür tutsak evlatlarına kalkan elleri tutarak engellediler. Uğramadık hakaret, görmedik işkence, alınmadık gözaltı koymadılar.

Aileler cephesinden halk muhalefetinin belirleyici gücü oldular. Acılarına onuru katık ederek meydanlara çıktılar. En zor zamanlarda zulmün kapılarına dayandılar. Bütün güçlükleri birbirlerine sarılarak aştılar.

Evlatlarını sahiplenmenin, dayanışmanın en sağlam kayası oldular. Onların bilincini, ruhunu kuşandılar. Onların sesi, kimliği oldular. “Bütün acılar bizim, bütün güzellikler evlatlarımızın olsun” dediler.

Özgür tutsak evlatlarının haklılığını, doğruluğunu savundular. Ülkenin yollarında, meydanlarında, sokaklarında adımlamadık yer bırakmadılar. Köprülerinde açılmadık pankart, yürünmedik yol, işgal edilmedik kule, girilmedik kapı bırakmadılar. Bakanlıklarının önünde kan şişeleri patlattılar. Adliyelerini, adli tıp önlerini, hastanelerini, kışlalarını… zalime dar ettiler. Hesap soran haykırışlarıyla titrettiler. Zulmün araçlarının önüne atılarak “bizi çiğnemeden geçemezsiniz” dediler.

Yeri geldi ölüme yattılar. Yeri geldi demir kafeslere kapattılar kendilerini. Yeri geldi sembolik

tabutluk eylemleri yaptılar.Yeri geldi TV’lerde, radyolarda, gazetelerde tecrit zulmünü

anlattılar. Yeri geldi emperyalist haber ajanslarını bastılar. Sansür perdesini araladılar. Yeri geldi kara propagandanın borazanlığını yapan, katliamcılığı meşrulaştıran, üç kuruşa kalemini satan, sahibinin sesi olanları protesto ettiler.

Yeri geldi kendine solcuyum, sendikacıyım diyen ama burjuvaziyi ürkütmekten korkanların gerçekliğini eleştirdiler. Yeri geldi imza masaları açtılar… Daha nice şeyler yaptılar. Ve hala yapmaktalar.

Belki vücutlarında morarmadık, yara almadık, kırılmadık yer kalmadı. Belki yürümekten tabanları şişti, ayakkabıları parçalandı. Belki haykırmaktan ses telleri koptu. Belki açlıktan bir dirhem, bir kemik kaldılar ama yer yüzünün en soylu anaları, babaları, kardeşleri, eşleri, evlatları onlardı.

Evlatlarına adadıkları hayatları ve sergiledikleri büyük iradeleri ile büyük ailenin sevgili aileleri, yakınlarıydılar. Tutsak evlatlarının yoldaşı   oldular. Evlatları gibi örgütlüydüler. Örgütlü mücadele etmelerine tahammül edemediler. Derneklerini kapattılar. Mühür vurdular, kilitlediler ama geri adım attıramadılar. Hiç yılmadan, yorulmadan yasakları aştılar. Engelleri tanımadılar.

Mevzilerini ülkenin pek çok şehrinde yeniden açtılar. TAYAD’tan Özgür-Der’e, Tüm Özgür-Der’den TİYAD’a , oradan Detudap’a ve tekrar TAYAD’a tutsak, şehit ve kayıp ailelerinin mücadele tarihini birbirine bağladılar. Çoğalarak örgütlü mücadelelerini büyüttüler.

Belki evlatlarıyla aynı hapishanelere kapatıldılar, tutuklandılar ama aynı mevzide direnişin sesi oldular. Dışarda-içerde, açlıkta-toklukta, tasada- kıvançta, acıda-sevinçte aynı duyguları yaşadılar. Aynı kavgayı verdiler. Aynı düşünenin gücü oldular. Hiç bitmeyen sevginin, inancın, hasretin anıtı oldular. Yüreklerinin kafesinden uçan evlatlarını ölümüne sahiplendiler.

Meşruydular… Çünkü halkımızın, tutsak ailelerimizin olduğu her yerde vardılar. Sokakta, evde, mahallede… örgütlü mücadelelerini anlattılar. Beyaz tülbentleri, şapkaları, kırmızı önlükleri, alın bantları,  ellerinde kırmızı karanfilleri, dillerinde umudun ve adaletin sesiyle hiç bitmeyen sahiplenmenin, örgütlenmenin adı oldular.

Devrimci demokratik mücadelenin yükselişinde büyük emekleri, yerleri oldu. Büyük bedel ödediler. Ama bir an olsun halk muhalefetini yalnız bırakmadılar. Dayanışmanın, birliğin, ortak mücadelenin içinde oldular. Her dönemde, işçilerin, kamu emekçilerinin, öğrenci gençliğin,gecekondu halkının yanında yer aldılar. Temel haklar ve özgürlükler mücadelesinin içerisinde bilinçleri, yürekleri, örgütlenmeleri ile yürüdüler. “TAYAD gibi bir ana, baba, kardeş, yakın… yok” dedirttiler.

Örnektiler, öncü oldular.

84, 96, 2000-2007 ölüm oruçlarında, Büyük Direnişte; 2019-2020 ve 2021-2022 Adalet direnişlerinde “Ya Zafer Ya Ölüm” şiarını sahiplendiler. Buca, Ümraniye, Ulucanlar ve 19-22 Aralık katliamlarında sömürücü egemen sınıfın yakasına yapıştılar. Yaşlı bedenleriyle set çekerek nice şehitler verdiler.

Evlatlarının ağır tecrit koşullarında tutulmasına, adil yargılama  taleplerine ve hasta tutsakların serbest bırakılmasına dair taleplerini yükselttiler. Tecrit etme, itirafçılaştırma, teslim alma hedefli politikaları aileler cephesinden bozguna uğratmanın onuru oldular. Herkesin onlardan ve direniş tarihinden öğreneceği çok şey var. Çünkü onlar Anadolu’da direnenlerin damarına hayat veren, can katan tutsak ailelerini, yakınları olan örgütlenmenin adıdırlar…

Onlar TAYAD’lılardır…


Kitabını İndirmek İçin Tıklayınız

Halkın Sesi Kütüphanesi İçin Tıklayınız



0 Reviews