
Yayınevi: Halk Kitaplığı
BİRİNCİ
BASKIYA ÖNSÖZ
Tutsak aileleri....
Evlatlarına yönelen zulme karşı› siyasi Şube
önlerinde, polis-jandarma karakollarının kaplarında
başladı direnişleri... Anaydılar, babaydılar,
ağabey, abla, büyükanne, amca, dayı› ya da eştiler. Önceleri
işte salt bu olduklarındandı tepkileri.
Tepkileri direnişe dönüşürken,
içgüdüselilikten bilinçliliğe yükseldiler.
Yıllarca anlatılsa anlaşılmayacak olanı
yaşayarak gördüler,direnerek kavradılar.
Binlerce oğulları, binlerce kızları vardı›
direnen. Direnmenin mesajını onlardan aldılar. Mesajı
Gerçeğe, kavgalarını 12 Eylül'e karşı bir
direnme mevzisine dönüştürdüler
Sıradan insanların küçük dünyalarında
sahiptiler. Kazanılacak büyük bir dünyaya açılan pencereden
geçerek, davayı› sahiplenenlerin vazgeçilmez
desteği, ayrılmaz parçası› oldular.
Tarih onları yazdı, onlar tarihi yazdılar...
"Ben “den "bize"; "biz
“den örgütlü hak alma mücadelesine ulaştılar.
TAYAD’ yarattılar. Faşizmin varlığına tahammül
edemediği, tahammülsüzlüğünü TAYAD’ı tam da
İnsan Hakları Haftası'nda kapatarak gösterdiği
örgütlülüklerini yarattılar.
Bu kitap onlar› anlatıyor. Bu kitapta tutsak
ailelerimizin onurlu mücadelelerinin öyküsü var.
Neydiler, ne oldular, nereden nereye geldiler’
Bu soruların cevapları ve TAYAD'› yaratanların
Saygı’ya değer, özverili mücadeleleri var bu kitapta.
Sınıf mücadelesinde faşizme karşı› yeni bir
direniş mevziisi yaratmanın onuru tutsak ailelerinindir...
Analarımızın öyküsünü yayınlama onuruysa
bizim...
İKİNCİ BASKIYA ÖNSÖZ
"Ruhumuz ve bilincimiz sarsılıyordu. Yeni
bir kimliğe bürünürken direnenlerin anaları, babaları,
yakınları olarak onur, acımızın önüne
geçiyordu... Birbirimize daha iyi sarılıyorduk... "
`80'li yıllarda bu sözlerle çıktılar
meydanlara, sokaklara. Göre, ya, saya bilinçlendiler...
Örgütlendiler... TAYAD’ kurdular... Devrimci
tutsaklara yönelik her saldırıda direnişin ön
Saflarında yer aldılar... Gün oldu bedenlerini
coplara, panzerlere siper ettiler, gün oldu gözaltına alınan
hakaretlerle, işkencelerle karşı Karşı’ya
kaldılar. Ama zulüm karşısında boyun eğmediler, direndiler...
Toplumsal muhalefetin ayrılmaz bir parçasıydı›
artık tutsak aileleri...
Örgütlü mücadeleleri dağıtılmak istendi;
dernekleri kapatıldı. Fakat yılmadılar, ısrarla örgütlenmelerini
Sahiplendiler. Kapatılan derneklerini
savunmaktan vazgeçmediler...
TAYAD'ın kapısına vurulan kilit, yüreklere,
bilinçlere vurulamamıştı; her ev, her mahalle, her sokak
bir TAYAD olmuştur.
Kavganın, direnişin yaşlı› bedenleri; cezaevi
önlerini, sokakları, meydanları hiç boş bırakmadılar.
Evlatlarına, halka, örgütlenmelerine yönelik
her saldırıda yaşlı› bedenlerini siper ettiler. En zor koşullarda boy veren mücadele
gelenekleriyle daha geniş kesimleri kucakladılar. ÖZGÜR-DER'i kurdular.
ÖZGÜR-Dereli aileler, bu vatanın onurlu, yiğit
bütün evlatlarının anası, babası, yakını oldular.
Şehit aileleri, kayıp aileleri ve tutsak
yakınları hep birlikteydi...
Yaptıkları eylemlerle katillerden,
işkencecilerden hesap soruyor, yakalarına yapışıyorlardı. Gün
Geliyor ellerinde bildirileriyle, gün geliyor
afişleriyle, döviz ve pankartlarıyla cadde -cadde, sokak
- sokak mücadele ediyor; geniş halk
kitlelerine gerçekleri göstermeye çalışıyorlardı.
ÖZGÜR-DER'li aileler 1 Mayıslar ‘da, Nevrozlarda
beyaz eşarplarıyla en önlerde yerlerini alıyor;
direnişlere, işgallere güç katıyorlardı.
Kürt Halkı’nın katledilmesi, evlerinin,
köylerinin yakılıp yıkılması, sürgün edilmesi karşısında bir
araya gelerek direndiler; halkların
kardeşliğini mücadele içerisinde birlikte direnerek büyüttüler.
Bir kez daha kilit vuruldu kapılarına... Ama
yılmak yoktu. Mevzilerini terk etmediler. Tüm
ÖZGÜR-DER'i kurdular.
Devrimci mücadele yükseldikçe egemenler azgınca
saldırıyor, kendi yasalarını dahi hiçe sayıyorlardı.
O dönem 10 günde toplam 16 dernek kapatıldı›.
Tüm ÖZGÜR-DER'in de Kapısı’na kilit vuruldu.
Fakat iktidar kapattıkça halk açıyordu. İzmir,
Ankara, Eskişehir, Trabzon, Kocaeli, Bursa, Osmaniye,
Çukurova, Kırıkkale, Konya, Ereğli, Malatya
ÖZGÜR-DER'ler açıldı. Ve her birinin kapatılma kararları
daha dosyaları yerleştirilmeden haklar ve
özgürlükler mücadelesini her koşulda sürdürenler bu mevzilere yenilerini
eklemekte gecikmediler.
Mücadele; işçileri memurları, öğrencileri,
gecekondu halkını, bütün halk kesimlerini sarıp sarmalıyordu. Tutsak, şehit ve kayıp
aileleri mücadelelerini bu süreçte TAYAD ile kurumlaştılar. Bir kez
Daha kaplarına kilit vuruldu. Ama yine
kararlılıkla kırıldı kilitler... ‹İstanbul TAYAD oldu adları... İzmir
TAYAD, Ankara TAYAD oldu...
Egemenlerin ülkenin her yerinde halka karşı
sürdürdüğü saldırılar karşısında halkın örgütlü ve
Birlikte direnişi daha fazla bilinçlere
taşınıyordu. Cezaevlerine yönelik saldırıların yoğunlaştığı, tecrit ve
Sürgün dayatmalarının hız kazandığı bir
dönemde tutsak, şehit ve kayıp ailelerinin birlikte mücadelesinin bir ifadesi
olarak DETUDAP(Devrimci Tutsaklarla Dayanışma Platformu) oluşturuldu.
Devrimci mücadele yükseliyor, halk düzenden
uzaklaşıp devrimcileri sahipleniyor, egemenler
İktidarlarını kaybetmek korkusuyla azgınca
saldırıyordu...
Devrimci tutsakların katledilerek teslim
alınması için saldırılmıştı, Buda’da üç, Ümraniye'de dört
Özgür tutsak katledilmişti onlarcası
yaralanmıştı... DETUDAP'lı aileler meydanlarda, sokaklarda, direnişin mevzilerindeydi,
elleri katillerin yakalarındaydı...
Artık cezaevleri kapılarında, meydanlarda
DETUDAP vardı. DETUDAP, pratiğiyle devrimci dostluğun, dayanışmanın ve birliğin
oldukça mütevazı ve bir o kadar da kararlı bir örneğini sergiliyordu.
Zulüm düzeni 1996'da devrimci tutsaklara,
bütün halka yönelik saldırılarını pervasızlaştırıyordu.
Tabutluklar açılıyor, itirafçılaştırma
dayatmalarıyla devrimci tutsaklar, halk teslim alınmaya çalışılıyordu
DETUDAP'lı› aileler devrimci tutsaklarla omuz
omuza, yürek yüreğe idiler. Her an› eylem olan Süresiz
Açlık Grevi ve Ölüm Orucu Eylemi boyunca yılmadan,
kararlılıkla mücadelenin ön saflarında yer aldılar.
"Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur';
"Zindanlar Boşaltılsın’’, Tutsaklara Özgürlük'; "Evlatlarımızı
Katlettirmeyeceğiz" diyerek ülkenin dört
bir köşesine taşıdılar mücadeleyi. Devrimci tutsaklar bedenlerini ölüme
yatırdıklarında, yaşlı› bedenleriyle "biz de evlatlarımızla öleceğiz"
diyerek meydan okudular
Zulme... Kararlı› mücadeleleriyle umudunu
yitirenlere umut, korkaklara cüret aşıladılar... Egemenlerin
Gerçek yüzünün açığa çıkartılmasında ve tüm
dünyaya gösterilmesinde önemli bir rol oynadılar.
Tutsak, şehit ve kayıp ailelerinin
devrimcileri sahiplenmeleri, inançları, kararlılıkları ve faşizme karşı
mücadele içerisindeki rolleri büyümeye devam ediyor...
Bu tablonun yaratılmasında tutsak ailelerinin
'80'lerdeki mücadelesinin ve örgütlü güçleri
TAYAD'ın yol göstericiliğinin payı büyüktür.
Herkesin tutsak ailelerinin mücadelesinden
öğreneceği çok şey olduğu bilinciyle Aralık 1991'de
Birinci baskısı yapılan bu kitabı ikinci kez
yayınlamaktan onur duyuyoruz...
Kitabını İndirmek İçin Tıklayınız
Halkın Sesi
Kütüphanesi İçin Tıklayınız
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder