Yazar Adı: Hasan Biber
Yayınevi: Boran Yayınevi
Yayınlama Tarihi:Şubat 2021
“Silâh ve şarkı
ben bütün karanlıkları bunlarla
yendim
doğacak çocuğumun kanında esen
emekçi karımın dimdik bakışlarında
ve çetelerin sipsivri uykusuzluğu
silâh ve şarkı”
Kavganın şairlerinden Hasan
Hüseyin Korkmazgil, Kızılırmak şiirinde böyle
der. Bu kitabın yazarı ağabeyimiz,
yoldaşımız Hasan Biber de bütün karanlıkları
iki şeyle, silah ve şiirle
yeneceğine inanmış bir kavga şairi, bir devrimci şairdir.
Hasan Biber’de şiir ve yaşam,
yaşam ve kavga arasındaki ilişkinin özetidir bu.
“Ölümsüz gençliğin şövalyesi,
ellisinde uydu yüreğinde çarpan
aklına,
bir Temmuz sabahı fethine çıktı
güzelin, doğrunun ve haklının:
önünde mağrur, aptal devleriyle
dünya,
altında mahzun, fakat kahraman
Rosinant`ı.” der, Nazım usta,
Birçoğumuzun çocukluğunun
kahramanlarından Don Kişot’u anlattığı şiirinde. Ve adeta devrimci şair Hasan
Biber’i anlatır. Neden mi? Miguel de Cervantes’in hikayesinde geçen Don Kişot,
gerçek adı Senyor Kesada olan bir aristokrat, bir asilzade; okuduğu şövalye
romanlarından etkilenip
50’sinden sonra şövalyeliğe
soyunmuş bir maceraperesttir. Senyor Kesada, hasta ve yorgun düşmüş bedenine
aldırmadan Rosinante isimli atını ve uşağı Sancho Panza’yı da yanına alarak
diyar diyar dolaşır. Hikayede geçtiği gibi ellisinden sonra yüreğinde çarpan
aklına uyup dünyanın
bütün kötülerine savaş açar.
Elbette Hasan Biber ne bir
aristokrat ne bir asilzade ne de bir macerapesttir.
Ömrü çalışmakla ve mücadele ile
geçmiş halktan biri, bir emekçi, bir devrimcidir
O. Onu “modern zaman” Don Kişot’u
yapan ise tıpkı Nazım Usta’nın şiirindeki
Don Kişot gibi ellisinde uyup
yüreğinde çarpan akla, dünyanın fethine
çıkmasıdır.
Hikayede Senyor Kesada’yı Don
Kişot yapan, halkını ve vatanını çok sevmesi,
ona zulmeden bütün zalimlere öfke
duymasıdır. Bu sevgi ve öfke nedeniyledir ki, Don Kişot, mazlumları korur ve de
kötülere göz açtırmaz. Yorgunluktan ve hastalıktan bitap düşmüş haldeyken
gördüğü yel değirmenlerinin büyücülerin hizmetindeki canavarlar olduğunu sanır.
Don Kişot’un gördüğünü sandığı canavarlar zamane egemenlerini, zalimlerini
temsil eder. O ise
mazlumların adalet özlemini… Don
Kişot’un yüreğine hasretin hallicesi düşmüştür
bir kez, yolu yoktur, yel değirmenleriyle
dövüşülecektir artık.
Ve onlarla dövüşür Don Kişot.
Girdiği her kavgada yere yıkılır ama asla pes etmez. Son nefesine
kadar kötülerle savaşır…
Devrimci şair Hasan Biber de
öyledir… Don Kişot gibi, ellisinden sonra yüreğinde
çarpan aklına uyup dünyanın bütün
kötülerine savaş açmış bir devrimcidir O. Halkımızın deyimiyle, “torun torba
sahibi”dir. “Ununu eleyip eleğini asma” zamanı çoktan gelmiştir! Ama gelin
görün ki onun da yüreğine hasretin hallicesi düşmüştür bir kez. Eşitlik,
özgürlük ve adalet hasretidir Hasan Biber'in yüreğini yakıp kavuran. O da Don
Kişot gibi ellisinden sonra yüreğini yakıp kavuran bu akla uyar ve mazlumların
ahını yerde koymamak için yalınkılıç atılır kavgaya. Altında mahzun
Rosinant’ı yoktur belki ama doru
bir küheylanı, şiiri vardır. Onun Rosinant’ı şiiridir. Sancho Panza’sı ise en
derinden hissettiği, yaşadığı devrimci duygularıdır. Biner şiir atına, alır
yanına Sanco Panza’sını, fethine çıkar dünyanın, güzelin, doğrunun ve haklının…
“Her Cephelinin yüreği basılmamış
bir şiir kitabıdır” der öğretmenimiz.
Dolayısıyla her Cepheli potansiyel
bir şairdir. Her devrimcinin, her Cephelinin
yüreğindeki halk ve vatan
sevgisidir bu potansiyelin temelinde yatan cevher.
Anadolu halklarının binlerce
yıllık adalet özlemidir. Halkın çektiği acılara son
verme, zalimlerden hesap sorma
isteğidir… Tarih bilinci ve sınıf kini ise bu cevhere
şekil veren örs ve çekiçtir. Hasan
Biber de yüreğindeki bu cevheri, halk ve vatan sevgisini, halkların adalet
özlemini tarih ve sınıf bilincinin örs ve çekici arasında
dövüp kavgasına ve şiirine katık
etmiştir.
O, işte bu yüzden modern zaman Don
Kişot’u değildir yalnızca. Bu toprakların;
her yanı isyan, her yanı kahraman
dolu Anadolu’nun Köroğlu’su, Dadaloğlu’su,
Pir Sultan’ıdır o… Her mısrasında,
her dizesinde onların isyanı, zalimlere
öfkesi, hesap sorma isteği vardır.
“Derviş paşa gayrı kına yakınsın/
Böbür böbür dört bir yana bakınsın /
Amma bizden gece gündüz sakınsın/
Öç alırız ilk fırsatı bulan da” diyen Dadaloğlu’dur
o. Mazlumların öcünü almak için
zamane Derviş Paşalarına meydan
okumuş, savaş açmıştır.
“Köroğluyum kayaları yararım /
Hakkın kılıcıyım hakkı ararım / Şahtan padişahtan
hesap sorarım / Uykudan uyananlar
katılır bana” diyen Köroğlu’dur
o. Uykudakileri uyandırma, şahtan
padişahtan hesap sorma isteğiyle doludur
şiirleri.
“Koyun beni hak aşkına yanayım /
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan”
diyen Pirsultan’dır o. Üç kuruşluk
çıkar için bütün değerlerini satan, zalime
boyun eğip mazluma savaş açan
Hızır Paşalar karşısında el pençe divan
durmayıp şiiriyle de silahıyla da
mazlumun yanında, zalimin karşısında duran,
dövüşendir o…
“maşo raho hbabina
hbabina bı capha
leşo keğdin ya ihvan
haydi tenruh ğacapha”
Yani;
“yürüdü gitti dostlarımız
Dostlarımız cephede
Ne oturursunuz ey kardeşlerim
Haydi gidelim cepheye”
diyen kavganın şairidir o.
” Manıştığil manıflah
Ameyvakef bidna şek
Zıllam mayişrab damna
Haydi tenruh ğacapha
Çalışır çabalarız
birşey kalmaz ellerimizde
zalimler kanımızı içiyor
haydi gidelim cepheye”
diyen kavganın şairidir o.
Elbette sadece kavganın şairi
değildir o. Kavganın şiirlerini yazmaz sadece.
Maharet kavganın şiirini yazmakta
değil şiir gibi kavga etmektedir. O kavganın
içinde, önündedir, şiir gibi kavga
edendir. Bu yüzden o kavganın şairi değil şiirini
de silah eylemiş bir devrimci
şairdir. Onu şiiri kavgasındaki silahıdır yalnızca.
Sevdadan fedaya, ekmekten aşka
kadar kavgaya dair ne varsa o vardır bu şiirinin
namlusunda.
Elinizdeki kitapta da devrimci
şair Hasan Biber’in kavgaya, umuda, sevdaya
dair; binlerce yıldır biriken
adalet özlemimize dair şiirlerleri var…
Sevgili Hasan ağabeyimizin,
devrimci şairimizin yüreğine sağlık…
Halkın
Avukatı
Günay
Dağ
Umut Tutsak Olmaz Şiir Kitabını
İndirmek İçin Tıklayınız
Hiç yorum yok:
Yorum Gönderme