Elif Şafak Bahtiyar Yıkılacak Saraylar

Elif Şafak Bahtiyar Yıkılacak Saraylar

Devamını Oku »

Kitap Adı: Elif Şafak Bahtiyar Yıkılacak Saraylar
Yazar Adı: Berna Yılmaz - Çiğdem Yakşi
Yayınevi: Boran Yayınları


Kitabını İndirmek İçin Tıklayınız
Halkın Sesi Kütüphanesi İçin Tıklayınız





ÖNSÖZ


Merhaba… Delikanlım!
Kurduğun düşlere ulaşmak için çıktığın yolda, durup dinlenmeden yürüyerek geldin bugünlere.
Ardın tarih, kanla yazılan. Önünde gelecek, uğruna “Bize Ölüm Yok” denilen.
Ve tam ortasında sen, dünü yarına bağlayansın
(Ümit İlter)

“Gençlik... Bağımsızlık mücadelesinde toplumun devrimci sınıf ve tabakalarını harekete geçiren bir dinamit fitilidir”
Devrimin lokomotifi ilerliyor. Yoksul sokakları, karlı dağ- ları aşıyor. Faşizmin kuşatmasına, yolunu kesen kurşun ve ateş yağmuruna inat cevherinde sapsarı bir yıldız taşıyor. Bacasın- dan fırlattığı kırmızı duman ufukları aşıyor. Makinist koltu- ğunda oturan büyük insanlık, rayların her tarihsel makasında ona yön verenlerin ismiyle yaşıyor.
Elif, Şafak, Bahtiyar…
Büyük insanlığın koltuğundalar. İsimleri, resimleri halkın duvarlarını süslüyor; umutları coşkulu sloganlarla caddelerde, afişlerde, dergilerde; ışıldayan yüzleri genç devrimcilerin yüreğinde deprem yaratıyor, halkımıza devrimciliğin değerlerini hatırlatıyor.
Elbette faşizm yok etmek istiyor onları. Sınıf düşmanlarının şakağına dayalı namlu, onların dengelerini sarsıyor. Faşizme tarihin biçtiği sonu hatırlatıyor.


Elif, Şafak, Bahtiyar…
Yalnızca isimleriyle değil, genç hayatları pahasına peşinden koştukları halkın adaletiyle, son nefeslerine kadar bağlı kaldık- ları devrimin değerleriyle, tüm bunların taşıyıcısı Parti-Cephe ve onun ideolojisiyle, bir bütünler onlar. Onları anlamak, bu değerlerin nasıl hayat bulduğunu da öğretiyor bizlere.
Elif, Şafak, Bahtiyar üç Dev-Gençliydi. Kitle mücadelesinin üç mütevazı yöneticisiydi. Şafak İstanbul’un kampüslerinde, du- varlarını aşıp girdiği öğrenci yurtlarında, Kocamustafapaşa’nın sokaklarında, Anadolu’nun illerinde; Bahtiyar Ankara’nın Dil-Tarih’inde, Cebeci’de, Sarıyer’in gecekondulu sokaklarında; Elif İzmit’in mahallelerinde, üniversitesinde, İstanbul’da Okmeydanı’nda, Bağcılar’da halka gerçekleri anlattılar, iğneyle kuyu kazdılar. Günü geldiğindeyse yüzlerce, binlerce kişinin en önünde halkın özgürlük barikatlarının başında durdular.

Onlar, halktan öğrenmeyi bildiler. Eğitimin ve değişimin sonsuz gücüne inandılar. Adımlarında bacaklarına güç veren, onlara bir kapıyı daha çalma azmini veren bu inançtı işte. Bu inanç, her dokundukları insana bir şey katmalarını sağladı. Çünkü “Devrim biziz” dediler ve çoğaldılar, emek verdikleri herkesle beraber.

Son anlarında dillerinden dökülen “Halkımız, sizi seviyoruz!” cümlesi de bu emekle dokundu yıllarca, saniye saniye büyüdü. Bir sayfa daha fazla okumak için direnen, kaldığı evde halka bir doğruyu daha anlatmak için uykuya dalmayan, gece- nin ortasında bir yazıyı değiştirmek için uykusuz kalan onlardı. Daha fazla çalışmak için koştururken tutsak düştükleri, yıllarını çalan tecrit hücrelerinde, hapishane duvarlarının, dikenli telle- rin arasından özgürlüğe bakan o gözleriyle damla damla geniş- ledi onların yürekleri… Halk gerçeğini o gözlerle gördüler, gönüllerine vatanımızın bağımsızlığını sardılar, öyle sevdiler, ömürlerini verdiler!


Elif, Şafak, Bahtiyar şehitlere vefadır aynı zamanda. Elif, Fidan Kalsen’in 19 Aralık’ta dimdik yanan bedenini, zafere tu- tuşan parmaklarını asla unutmadı. Bahtiyar Kevser Mırzak’ı, Şafak Hasan Selim komutanla son kucaklaşmasını aklından çı- karmadı. Yalnızca onlar mı? Roboski’den Haziran Ayaklanmasına katledilen halkımızın acısını da ektiler göğüs kafeslerine, Berkin’in karakaşlarıyla sürdüler sınıf kininin bereketli topra- ğını. Şehitlerimiz için yapılması gerekenin en güzelini yaptılar, savaştılar!

Halkın kurtuluş savaşı ve onun öncüsü Parti-Cephe hayat- larının özeti oldu adeta. Yedi gün yirmi dört saat… Adalet savaşı için koştular, yorulmadılar. Her baktıkları yerde savaş için bir olanak, her duydukları bilgiden bir istihbarat, her çalıştıkları insandan bir savaşçı yaratmayı öğrendiler. Dil de döktüler, mermi de yaktılar, ömürlerini verdiler!

Yine de tüm bunlar, onların mirasını anlamamız için yeterli değil.

Bundan 160 yıl önce Marks bize şu öğüdü vermişti: “İnsan- lar tarihlerini kendileri yaparlar. Ama istedikleri gibi, kendi seçtikleri koşullar altında değil, geçmişte tesadüf etmiş, belirlenmiş ve geçmişten aktarılmış koşullar altında yaparlar”

Elif, Şafak, Bahtiyar; parlamento hayallerinin, reformculuk rüzgârlarının estiği günlerde faşizm gerçeğini unutmayanların, Kızıldere’nin, ihtilalin yolunu seçenlerin adı oldular.
Tasfiyenin, teslimiyetin bayrağının ‘şölenlerle’ taşındığı, al- kışlandığı ve saray koltuklarında faşizmin temsilcileriyle “Barış Baharı” için bildiriler yayınlandığı günlerde; ‘Kurtuluşa Kadar Savaş’ diyerek yürüyenlerin geleneklerine yeni halkalar oldular, direnmenin muzaffer adı oldular.
Hesap sormanın yerine unutmanın, yas tutmanın örnek gösterildiği “intikam ve öfkeyle adalet aranmaz…” denildiği günlerde, halkın adaletinin adı oldular.

Onlar yoldaşlığın ve devrimciliğin içinin boşaltılmak iste- nild ği günlerde “kanımız akacaksa yoldaşlarımızın hesabını sorarken aksın…” diyenlerin adı oldular.

“Ülkemizde bugün savaşmak, çölde savaşmak gibidir” denildiğinde “biz de şehitlerimizle kumdan tepeler yaratacağız” diye cevap verenlerin, olanaksızlıkları emekle, imkânsızlıkları cüretle aşanların adı oldular.

Onlar Büyük Direniş’in mirasıyla ve 122’lerin feda ruhuyla devrimin yenilmezliğinin adı oldular. İktidar iddiamız oldular.

Elif, Şafak, Bahtiyar Mahir’in dilinden dökülen o dinamit fitili oldular. Sarayları yerle yeksan edip karakaşlı çocukların umudu oldular.

Devrimin lokomotifinde dizginsiz bir kor oluştur Elif, Şafak, Bahtiyar… 
Üç yürek uzlaşmazlık, üç yürek inanç, üç yürek cesaret ve üç ömür fedakârlık kattılar umudun alevine, üç işaret fişeği olup atıldılar öne.

Şimdi onların aydınlattığı yolda yeni Elifler, Şafaklar, Bah- tiyarlar varız. Yeni doğan bebelerimize onların adını veriyor halkımız. Şehirleri Şafak ve Bahtiyar’ın sakin adımlarıyla, dağlarımızı Elif ’in çapraz koşusuyla sarıyoruz. Mahir, Hüseyin, Ulaş’tan Elif, Şafak, Bahtiyar’a kurtuluşun yolunda bir milim sapmadan yürüyoruz.

Şimdi onları öğrenmek, daha iyi tanımak gerek; dünü öğrenmek, bugünü ve yarını anlamak için. Doludizgin akan tarihte, devrimin lokomotifinde yerimizi almak için… Şehitlerimizden öğreneceğiz.
Her yeni günde ve her yıldızlı gecede, derneklerde, mey- danlarda, gizlendiğimiz evlerde, ormanların uğultusunda, neredeysek orada, her birimiz aynı anda gökyüzüne bakıp onları göreceğiz…
Hayallerimizin yanında haykıracağız yüreğimizden koparcasına! 

“Biz de sizi seviyoruz… Biz de sizi seviyoruz!”
Seveceğiz de umutla daima…


0 Reviews